Hayatınızı değiştirmek için günde sadece 1 saatin gücü

“Meşgul olmak, verimli olduğunuz anlamına gelmez.” Tim Ferriss
Her sabah uyandığınızda – bazen yorgun, çoğu zaman aceleyle – genellikle “Dün yeterince iş yapamadım” diye düşünür müsünüz?
Bildirimler gelmeye devam eder, görevler birikir ve yapılacaklar listesi uzar.
O halde neden hala tıkandığımızı hissederiz?
Cidden, onca çabadan sonra.
Cevabı basit: Daha fazla çalışmak üretkenlik anlamına gelmez; daha akıllı çalışmak ve doğru zamanlamayı kullanarak önemli şeylere odaklanmak anlamına gelir.
Bu, mistik bir alemde var olan bir şey değildir ve sabahları erken kalkanlar veya Silikon Vadisi’ndeki teknoloji dahileri için ayrılmış bir şey değildir.
Gerçek şu ki, zihniyetinizde küçük bir değişiklik ve birkaç pratik alışkanlık, günde sadece bir saatinizi odaklanarak, çalışma ve yaşam tarzınızı tam anlamıyla dönüştürmenizi sağlayacaktır.
Varsayımsal ve boş rehberlik yerine, işe yarayan bazı basit ve gerçek stratejileri inceleyelim: zamanınızı geri kazanmanıza ve odaklanmanıza yardımcı olabilecek pratik yöntemler.
1.Sürekli Meşgul Olmak Her Zaman İşin Yapılması Anlamına Gelmez
En son ne zaman oturup tamamen net bir şekilde önemli bir şeye odaklandınız?
Tamamladığınızda “Vay canına!
Bunu gerçekten başardım!”
dediğiniz türden bir başarı?
Meşgul olmak bir statü sembolü haline geldi ve bu zamanlarda “çok işim var” demek kişinin önemini artırıyor gibi görünüyor.
Ancak ne kadar karanlık olsa da, sekiz saatlik dikkat dağınıklığı ve çoklu görev yapmaya karşı bir saatlik saf, yoğun odaklanma hiçbir şeye değişilmez.
2.Beyninizin En Yoğun Odaklanma Zamanıyla Bağlantı Kurun: Güç Saati Araştırmalar, insan beyninin her gün sadece 2-3 saat kadar derin odaklanma sağlayabildiğini gösteriyor.
Temel olarak, bunlar normal koşullar altında, tüm dikkat dağıtıcı unsurlar ve her şey varken, günün işlerini halledebileceğiniz birkaç saat.
Derin Çalışma ile tanışın.
Peki bu nedir?
Tüm dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırın (bildirimleri kapatın, istenmeyen sekmeleri kapatın, telefonu kapatın).
Bir görev seçin.
60 dakikalık bir zamanlayıcı ayarlayın.
Kendinize “Bu saat sadece bu görev için” deyin.
Hepsi bu kadar.
Her gün sadece bir seans derin çalışma ile neler yapabileceğinize şaşıracaksınız.
3.Küçük Hedefler, Büyük Kazançlar Üretken insanlar büyük hedeflerden küçük görevler oluşturmayı bilir.
Kitap mı yazıyorsunuz?
“Bugün 300 kelime yazacağım.”
Büyük bir projeniz mi var?
“Bugün ilk adımı belirleyeceğim.”
Tüm bu mikro hedefler, beyni harekete geçmeye zorlar.
Bu küçük başarıların her biri, daha fazlasını yapmak için motive eden bir dopamin patlaması yaratır.
Önemli olan dev adımlar değil, küçük şeylerdir.
4.Yapılacaklar Listesi Bir Araçtır, Onunla Kendinizi Kısıtlamayın Yapılacaklar listesi harika bir araçtır, ta ki sizi ezici bir suçluluk duygusuna sürükleyene kadar.
Çok uzun listeler yazıyor, sayfaya bakıp suçluluk duyuyor musunuz?
Bunu tersine çevirin!
Gerçekten önemli olan şeylere öncelik vermek için bir filtre sistemi kullanın.
Kendinize sorun: Bu görev bugün için önemli mi?
Sadece ben yapabilir miyim?
Büyük hedefime ulaşmama yardımcı olacak mı?
Bu soruların herhangi birine cevabınız kesin bir “evet” ise, unutun gitsin, zihinsel yapmanız gerekenler listesinden çıkarın.
5.Erteleme ve İhmal Eğilimini Kontrol Altına Alın Hala kendinizi biraz tembel olmadığınız konusunda ikna etmeye çalışıyor musunuz?
Cidden.
Çiğneme, beynin savunma taktiğidir; bir işi biraz belirsiz veya riskli olarak tanımlar.
Sizi koruyor!
Bu yüzden, doğrudan o rahatsız edici işe atlamak yerine, ekranı kaydırıyor, e-postalarınızı kontrol ediyor ve üstüne bir de atıştırmalık bir şeyler alıyorsunuz.
İşte püf noktası: İki dakika kuralı.
Kendinize “En azından 2 dakika bunun üzerinde çalışacağım” deyin.
İlk satırı yazın, belgeyi açın ve zamanlayıcıyı başlatın.
Çoğu zaman, bir kez başladığınızda, ivme kazanır ve beklediğinizden çok daha uzun süre çalışırsınız.
6.Hayır Demenin ve Kendinizi Kötü Hissetmemenin Yolları Akışınızı kaybetmek mi istiyorsunuz?
Her şeye evet demenin laneti budur.
Kendiniz için zorunlu olmayan bir şeye evet dediğiniz her seferinde, gerçekten önemli olan bir şeye hayır diyorsunuz.
Onlar zamanlarını korumak için dikkatli davranırlar.
Öncelik listelerinde değersiz, önemsiz veya hedefleriyle uyumlu olmayan şeyleri kibarca reddederler.
Belki siz de öyle olmalısınız.
Bir gün boyunca kendinize şunu sorun Zamanınızı akıllıca kullanın.
Hedeflerinizle uyumlu olmayan taahhütlere, davetlere veya girişimlere “hayır” deyin.
Bunu kendiniz için de yapın.
Her gün durup kendinize şunu sorun: Bugün zamanımı ne yapacağım?
Daha fazla düşünmeyin.
Zamanınız en değerli kaynağınızdır; onu korumak için kararlı bir çaba gösterin.
Bu, erken kalkıp üç gün boyunca altı saat bir proje üzerinde çalışmak, diğer üç saati ise okumaya, yürüyüşe, müzik dinlemeye veya başka hiçbir şey yapmamaya ayırmak anlamına gelebilir.
Çünkü amacımız daha hızlı değil, daha iyi yaşamaktır.
Belirli bir şekilde, üretkenlik miras alınan değil, seçilen bir şeydir.
Ancak şunu öğrendiniz: Üretken olmak, saat beşte uyanıp on dört saat çalışmak anlamına gelmez.
Dikkat edilmesi gerekenleri bilmek, konsantrasyonu yönetmek ve faaliyetleri akıllıca yürütmek anlamına gelir.
Sanırım şimdi size bir görevim var: Bugün tüm gürültüyü kapatın ve bir saatinizi, size verdiğimiz görevlerden birine gerçekten odaklanarak geçirin.
Başlayın ve ne olacağını izleyin.
Bu sizi nasıl motive etti?
Devam edin!
Belki bazı arkadaşlarınızı da yeni bir başlangıç yapmaya teşvik eder.
Verimlilik bir virüs gibi yayılır, ilham da öyle!
Zamandan yararlanmanın mükemmel bir yolu, kendi hedeflerinize uymayan görevleri, davetleri veya taahhütleri reddetmektir.
Bunu kendiniz için yapın.
Her gün biraz zaman ayırıp kendinize şunu sorun: Bugün zamanımı neye ayıracağım?
Sonra başka hiçbir şeye “hayır” deyin.
Zamanınız en değerli kaynağınızdır; onu korumak için kararlı bir çaba gösterin.
Bu, belirli bir proje üzerinde üç gün boyunca yaklaşık altı saat çalışmak ve sonraki üç saati okumak, yürüyüş yapmak, müzik dinlemek veya hiçbir şey yapmamak anlamına gelebilir.
Çünkü önemli olan daha fazla şey yapmak değil, daha iyi bir yaşam tarzı yaratmaktır.
Kısacası, üretken olmak doğuştan gelen bir yetenek değil, bir tercihtir.
Artık şunu biliyorsunuz: Üretken olmak, sabah 5’te uyanıp on dört saat çalışmak anlamına gelmez.
Üretken olmak, neye odaklanmanız gerektiğini bilmek, odaklanmak ve enerjinizi akıllıca kullanmak anlamına gelir.